GENEL PROFİL
Demir-çelik endüstrisi ‘ağır’ olarak kabul edilen endüstrilerden biridir. Ağır ve son derece büyük malzeme ve makinaların bir yerden diğerine sürekli taşınması, sıcaklığı 1800 dereceye kadar çıkan erimiş metaller, toksik ve aşındırıcı maddeler, hava yoluya solunum sisteminin sunuk (maruz) kaldığı kokular-dumanlar-maddeler ve gürültü, iş sağlığı ve güvenliği açısından en önemli riskleri oluşturmaktadır. Sektörün büyük ölçekli ve emek yoğun olması nedeniyle sendikalı işçi oranı fazladır. Bu nedenle tehlikelere karşı önlem alınması konusunda sendikalar işverenlere baskı yapmış ve hükümetlerin de devreye girmesiyle tehlikelerin ve kazaların azaltılması konusunda önlemler alınmıştır.
DEMİR-ÇELİK SEKTÖRÜNDE KAZALAR, HASTALIKLAR VE TEHLİKELER
1. Kazalar
Kas-iskelet sistemi yaralanmaları bu sektörde oldukça sık görülür. Endüstrideki makinalaşmaya karşın, sıklıkla ağır ve büyük kalıplı materyaller işçiler tarafından taşınmaktadır. Ayrıca etrafın temiz tutulması da önemlidir. Tersi durumda kaymalar ve düşmeler, burkulmalara ve kırılmalara neden olmaktadır. İşin yapılması sırasında rotasyon, takım çalışması ve güvenlik eğitimleri, risklerin azaltılmasına yardımcı olmaktadır.
2. Hastalıklar
2.1. Fiziksel Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar
Çelik sektörü en çok gürültüye sunuk kalınan sektörlerden biridir. Duman çekme sistemleri, buharı dışarı veren vakum sistemleri, elektrik ark ocakları, merdaneli öğütücüler ve havalandırma fanları yüksek miktarda gürültü yaratmaktadır. Bu sektörde çalışanlardan en az yarısı kulakları korunmadığı takdirde 10 yıl gibi kısa bir süre içerisinde işitme kaybı ile karşılacaklardır. Ayrıca yüksek ısıya sahip partiküller kulak zarını yakmakta ve bazı ağır materyallerin düşmesi sonucu çıkan ses, kulak zarının yırtılmasına neden olmaktadır.
Bazı büyük makinalar yere temas ettikleri için ortamda sürekli olarak titremeye(sarsıntıya neden olurlar). Ayrıca matkaplar, testereler ve çekiçler ise elle kullanıldıklarından işçilerin titreşime sunuk kalmasına neden olurlar. Bütün vücudun titreşime sunuk kalması bulanık görmeye ve hareketten kaynaklanan baş dönmesine neden olabilir. Elle kullanılan makinaların yarattığı titreşim ise Karpal Tünel Sendromuna*, Raynaud Sendromuna* ve eklemlerde aşınmalara neden olur ve bu rahatsızlılar sonunda kalıcı olabilir. Ayrıca Dupuytren Kontraktürü* ile karşı karşıya kalma riski öğütme ve dövme işlerinde uğraşanlarda görülmektedir.
Demirin dövülmesi sırasında ve demirin eritilmesi sırasında çok yüksek derecede ısı ortaya çıkmaktadır. Her ne kadar eritme işlemi sırasında çok daha yüksek sıcaklıklar görülsede, demir dövme ve şekillendirme sırasında sürekli olarak işlemin gözlenmesi sıcaklıktan daha fazla etkilenilmesine neden olmaktadır. Isıdan etkilenmeyi engellemek için sıvı tüketilmekte, havalandırma sistemleri çalıştırılmakta, ısıdan koruyucu elbiseler ve donanımlar kullanılmaktadır.
Lazerlerin kullanımı sırasında, bazı tehlikeler ortaya çıkmaktadır. Cildin yanması için gereken lazer güç düzeyinden çok daha azı, göz retinasını tahrip etmek için yeterlidir. Kullanan kişi, her ne kadar gözünü korusa da çevreden geçen işçiler için lazer kullanımı riskli olabilir.
2.2. Kimyasal Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar
Dumanların yayılması ve bazı partiküller eriyik metallerle çalışan, kok kömürü kullanan ve ocakları dolduran işçiler için tehlikelidir. Bu toz ve dumanlara sürekli sunuk kalma astım* hastalığına neden olabilir ve bu durum kalıcı bir hal alablir.
Silikaya sunuk kalma, daha çok metallerin eritilmesi için kullanılan ocakların bakımı ile ilgelenen ve patlamalı ocaklarla çalışan işçiler arasında görülür ve sonunda Silikoz* hastalığına yakalanmaya neden olabilir.
Asbest, daha çok ısı ve gürültü yalıtımı için kullanılmaktadır. Bakım ve inşaat çalışmaları sırasında önceden kullanılmış olan asbest, tekardan havaya karışabilmekte ve tehlikeler yaratabilmektedir. Asbestosa sunuk kalma; asbestoz*, mezotelyoma* ve diğer kanserlere neden olmaktadır.
PAH’lar(Polisiklik Aromatik Hidrokarbon), yanmalı işlemler sonucunda ortaya çıkarlar. Genellikle çelik endüstrisinde kömürün kısmen yakılması ile kok elde edilirken kömür katranın zifti bazı uçucuların açığa çıkmasına neden olur. Bunlar havada aerosol ya da buhar şeklinde bulunabilirler. Kısa süre ile bunlara sunuk kalma deride kaşıntılara, müköz zar iltihabına*, baş ağrısına, baş dönmesine ve mide bulantısına neden olur.
Kömürle çalışan ocaklar, katran ve zift partiküllerinin havaya karışmasına neden olmaktadır. Uzun vadede bu ortama sunuk kalan işçiler için akciğer kanserine* yakalanma riski sıradan bir insanınkine göre 2 kat daha fazladır. Çünkü kok kömüründe bulunan katran ve zift kanserojendir.
Demir-çelik endüstrisinde neredeyse 1000’den fazla kimyasal madde kullanılmaktadır. Bunların herbiri üretim sürecinin belirli evrelerinde devreye girmektedir. Kömürün yanarak kok haline gelmesi sırasında katran, benzen ve amonyak ortaya çıkmaktadır. Kükürt dioksit ve azot oksit içeren dumanlara sunuk kalmak, vanadyum ve diğer metal alaşım katkıları kimyasal pnömonite* neden olmaktadır. Benzen, toluen ve zaylen gibi kömür ocağı gazında hazır bulunan maddeler solunum yolu rahatsızlıklarına ve merkezi sinir sistemi bozukluklarına neden olurlar. Bunlara uzun yıllar sunuk kalma ise kemik iliği hasarlarına, anemiye* ve kan kanserine* neden olurlar.
DEMİR-ÇELİK ENDÜSTRİSİ İŞÇİLERİ İÇİN SAĞLIK VE GÜVENLİK ÖNLEMLERİ
Sırasıyla yerel ve genel havalandırmaya başvurulması ile Kişisel Koruyucu Donanımların kullanımı demir-çelik sektöründe iş kazaları ve meslek hastalıklarını önlemek konusunda çok önemlidir. Kimyasallara, tozlara ve dumanlara karşı solunum koruyucu maskeler ve solunum cihazları kullanılmalıdır. Aksi takdirde akciğer kanseri ve kan kanseri gibi ölümcül hastalıklarla karşılaşma riski çok yüksek olmaktadır. Bunlarla birlikte silikoz ve asbestoz gibi hastalıkların önlenebilmesi için de solunum yollarını korumak zorunludur.
Ayrıca lazer kullanımı sırasında paravanlar, göz koruyucu gözlükler,maskeler veya siperlikler kullanılmadığı takdirde retinada yırtıklar meydana gelmektedir. Bunlarla birlikte ortamda bulunan diğer tozlar, dumanlar ve buharlar da gözler için tehlikeli olabilmekte aynı zamanda çok yüksek ısıdaki erimiş metallerde gözler için büyük riskler oluturmaktadır. Bütün bu risklere karşı uygun koruyucu gözlükler takmak kazalarla karşılaşıldığında gözlerin hasar görmesine engel olacaktır
Daha önce belirtildiği gibi demir-çelik sektörü en çok gürültüye sunuk kalınan sektörlerden biridir. Makinalar çalışırken, demir-çelik taşınırken, havalandırma ve diğer işlemler yapılırken çıkan gürültü, kaynakta ancak belirli bir miktarda kesilebilir. Aynı sektörde uzun süre korunmasız çalışan işçilerde duyma kayıpları kaçınılmaz hale gelmektedir. Ayrıca ani gürültü şokları zar travmalarına ve ve yırtılmalarına neden olmaktadır. Bütün bunlar önemli risk faktörleridir ve bunları azaltmak için mutlaka mühendislik önlemlerinin yanında kulak koruyucu donanımlar olan kulaklıklar ve tıkaçlar kullanılmalıdır.
Akciğer kanseri, yapısal olarak normal akciğer dokusundan olan hücrelerin gereksinim ve kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasıdır. Burada oluşan kitle öncelikle bulunduğu ortamda büyür; daha ileriki aşamalarda ise çevre dokulara veya dolaşım yoluyla uzak organlara yayılarak (karaciğer, kemik,beyin vb. gibi) hasara yol açarlar. Bu yayılmaya metastaz adı verilir.
Kansızlık ya da anemi kırmızı kan hücrelerinin içinde bulunan ve oksijen taşımakla görevli olan hemoglobin molekülünün miktarında azalma olmasıdır. Anemi’nin çok çeşitli sebepleri vardır. Demir eksikliği bunlardan en sık görülenidir.
Dupuytren kontraktürü, avuç içinin ve altındaki dokuların bir hastalığıdır. Kalın skar dokusu kıvamındaki deri parmaklara doğru uzanarak parmakları avuç içine çeker ve elin hareket fonksiyonlarını bozar. Genellikle orta yaşlardaki ortaya çıkmaya başlar ve sebebi bilinmemektedir.
Karpal tünel sendromu, elin ve el bileğinin ağrılı bir hastalığıdır. Karpal tünel, el bileğindeki kemik ve diğer dokuların oluşturduğu dar bir kanaldır. Bu tünelin içinden median sinir geçer. Bu sinir başparmak, işaret parmağı, orta parmak ve yüzük parmağının duyusunu alır ve başparmaktaki kaslara kumanda eder. Bu tünelin içerisindeki bağlar ve tendonlar şişip gerildiği zaman, median sinire baskı yaparlar. Bu baskı giderek karpal tünel sendromunu oluşturur.
Lösemi, (kan kanseri) ya da ilik kanseri olarak da bilinen bir hastalıktır. Kemik iliğinde kan yapımından sorumlu hücrelerin kanserleşmeleri sonucunda gelişir ve aslında tek bir hastalık değildir; çok değişik tipleri vardır. Kanserleşen ilik hücreleri sağlıklı kan üretmedikleri gibi, iliği istila etmek suretiyle sağlıklı kan üretebilecek hücrelere de yer bırakmazlar.
Mezotelyoma yada Asbest Kanseri, asbeste sunuk kalma sonucunda akciğerleri, karın boşluğunu ve kalp etrafını çevreleyen hücrelerin anormal şekilde çoğalması ve büyümesidir. Kötü huylu bir kanser olduğu için vücüdun tamamına yayılabilir. Her yıl onbinlerce kişide tanısı konulan ve çok tehlikeli bir hastalıktır.
Müköz zar iltihabı, ağız-burun içi-barsak-mide-vajina ve akciğeri döşeyen zarla kaplı alanların iltihaplanması.
Raynaud Sendromu, el ve ayak parmaklarının soğuğa sunuk kalması nedeniyle ağrı ve uyuşuklukla birlikte soluklaşmasıdır. Dolaşım bozukluğu nedeniyle hastalık görülür. Genellikle bu hastalığın altında başka nedenler vardır. Bu nedenler bilinmiyorsa Raynaud’s sendromu adını alır. Sürekli sarsıntı yapan makinalarla çalışan işçilerde görülür.
Silikoz, serbest silis taneciklerinin (Kristal kuvars) solunum yoluyla alınması sonucu meydana çıkan, sanayi parçacıklarının yol açtığı ağır bir hastalıktır. Madencilik, taş kesme, taşocağı çalışmaları (özellikle granit), yol ve bina inşaatı, dinamitle kayaları patlatma ve çiftçilik, serbest silise sunuk bırakan mesleklerdir. Belirtilerin meydana gelmesi için genellikle 15-20 yıl bu parçacıklara sunuk kalmak gerekir. Fakat silise yoğun şekilde sunuk kalınan kapalı alanlarda patlatma, yüksek kuvars içeren kayaları delerek tünel açmak ve temizleme tozu imalatı gibi işlerde çalışan korumasız işçiler bir yıldan kısa bir sürede silikoza tutulabilirler.
Zatürre olarak da bilinen pnömoni, akciğerlerin iltihaplanmasıdır. Zatürrenin ilk sıradaki nedeni, pnömokok (Streptococcus pneumoniae) adı verilen yuvarlak şekilli bakterilerdir. Virüslerin neden olduğu zatürre ise genellikle daha hafiftir ve evde tedavi edilebilir. Bakteriyel pnömoniler daha ağır seyirli olup genellikle soğukalgınlığı nedeniyle ortaya çıkarlar. Pnömoni akciğerin tek bir lobu ile sınırlı ise lober pnömoni, bronşlardan başlayarak akciğerin başka bölümlerine yayılmışsa bronkopnömoni olarak adlandırılır.