AKARYAKIT İSTASYONLARINDA İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ
I. GENEL PROFİL
Akaryakıt istasyonları, motorlu araç yakıtı olarak kullanılan sıvıların depolandığı ve bu sıvıların sabit olarak tesis edilmiş cihazlarla motorlu kara yolu araçlarının yakıt depolarına veya yakıt kaplarına doldurulduğu bunun yanı sıra oto lastiği, akümülatör ve market hizmetlerinin verildiği yerlerdir. Bazı akaryakıt istasyonlarında yıkama-yağlama, araç muayenesi, ayar-fren sistemi tamiratlarının yapıldığı bölümler bulunur.
Kurşun, motorun aracı hareket ettirebilmesi için ihtiyaç duyduğu yüksek sıkıştırma sırasında benzinin kendi kendini ateşlememesi ve motora zarar gelmemesi için benzine eklenir. Günümüzde çevreye verdiği zarardan ötürü benzine kurşun eklenmesi yapılmamaktadır. Bunun yerine benzine kurşun katılmadan kendi kendini ateşlemeyi engellemek için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Kurşunsuz benzindeki 95 ve 98 oktan değerleri benzinin kendi kendini ateşlemeye karşı direncini ifade eder.
Akaryakıt istasyonlarındaki görevliler, tamirciler ve diğer çalışanlar, bu sektörde kullanılan benzin, motorin ve SPG gibi akaryakıt türlerinin, yağlama maddelerinin ve kullanılan ekipmanın zararlarından korunmalıdır. Fakat akaryakıt istasyonlarını iş güvenliği açısından önemli hale getiren bir diğer konu tüm bu tehlikelerin aynı şekilde tüketiciyi ve istasyonu ziyaret eden müşterileri de etkileyebilecek olmasıdır.
II. AKARYAKIT İSTASYONLARINDA KAZALAR, HASTALIKLAR VE TEHLİKELER
II.1. Hastalıklar
II.1.1. Kimyasal Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar
İçten yanmalı motorların egzoz gazları, yüksek derecede zehirleyici, kokusuz ve renksiz bir gaz olan karbonmonoksit içerir. Özellikle kapalı ortamlarda ve motor çalışır halde bakım yapılırken, çalışanlar bu gazı solumak durumunda kalabilirler. Karbonmonoksit zehirlenmesinde ilk belirtiler baş ağrısı, yorgunluk hissi, mide bulantısı, nezle halidir. Uzun süre karbonmonoksit solunması ölüme neden olmaktadır. Akaryakıt istasyonlarında zehirlenmeye neden olabilecek bir diğer tehlike, benzin, motorin, ısıtma yağı ve gazyağı buharlarıdır. Bunların uzun süreler veya fazla miktarlarda solunması başlarda hafif zehirlenmeye, uyuşmaya neden olur. Kısa süreli fakat yüksek miktarlarda solunması durumunda baş dönmesi, baş ağrısı, bulantıya neden olur ve gözleri, burnu ve boğazı tahriş eder.
Benzinin tanklardan hortumlanması işlemi yapılırken vakum olarak ağızın kullanılması durumunda benzinin içeriğindeki hidrokarbonlar doğrudan ciğerlere ulaşır ve bu benzin içmekten 200 kat daha zararlıdır. Bu işlemi sürekli yapan bir çalışanda zatürre* görülebilir. İleri aşamalarında akciğer ödemlerinde kanama, ciddi sağlık sorunlarına ve ölüme neden olabilir.
Benzinin içeriğinde benzen bulunur. Benzen buharını soluyan çalışanlarda kanser* hastalığının görülme riski artar. Tüm benzin türlerinde benzen sıvısı bulunur fakat bunun buharına kısa sürelerde veya az miktarlarda sunuk (maruz) kalan çalışanlarda kanser görülme riskini artmaz. Benzen buharına uzun süreler sunuk kalan çalışanlar ise kanser tehdidi altındadır. Yapılan çalışmalarda benzin istasyonlarındaki gündelik çalışmalarda sunuk kalınan benzen buharı miktarının aşırı olmadığı tespit edilmiştir. Yine de, benzin istasyonlarında benzen tehlikesinin her durumda göz önünde bulundurulması gerekir. İşleyişteki bir bozukluk çalışanın benzen buharına aşırı sunuk kalmasına neden olabilir.
Yakıt pompalarından araçlara yakıt transferi işlemi sırasında kullanılan yakıt çalışanın el ve vücuduna temas edebilir. Çalışanların elleri ve vücutlarına temas eden petrol ürünleri dermatit* ve diğer cilt problemlerine neden olabilir.
Taşıtların akülerinde sülfürik asidin korozif elektrolit çözeltileri bulunur. Bunlar akü dolumu veya bakımı yapan çalışanlarda yanık* tehdidi oluşturur. Akü bakımı sırasında ellerine veya vücutlarına sülfürik asit çözeltisi temas eden çalışanlarda ciddi yanıklar oluşabilir. Ayrıca, aşırı şarj olan aküler hidrojen gazı salınımına neden olur ve bu gazı soluyan çalışan zehirlenebilir.
İstasyona gelen araçların fren sisteminin kontrol edilmesi ve bakımının yapılmasında çalışanlar özellikle eski model arabaların fren balatalarında bulunabilecek asbest tozlarına sunuk kalabilirler. Asbest liflerinin solunması çalışanda asbestoz* denilen pnömokonyoza* neden olabilir.
II.1.2. Fiziksel Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar
Akaryakıt istasyonlarında kullanılan akaryakıtların bulundurulduğu depo tanklarının giriş kapaklarının çıkarılması, SPG tüplerinin taşınması, temizleme sıvılarının bulunduğu büyük muhafazaların taşınması gibi ağır yüklerin hareketini gerektiren işleri yapan çalışanlarda kas ve iskelet sistemi hastalıkları görülebilir.
II.2. Kazalar
Benzin, çok düşük sıcaklıklarda bile kolay tutuşabilen bir buhar açığa çıkarır. Benzin buharının kolay yanıcılığı, akaryakıt istasyonlarını yangın ve patlama riski yüksek olan işyerleri haline getirir. Benzin buharının tutuşmayı sağlayacak bir ısı kaynağına temas etmesi durumunda ani ve büyük yangın ve patlamalar meydana gelebilir. Benzin buharı havadan ağır olduğundan zeminde toplanır. Olası bir gaz çıkışı durumunda, sigara gibi ısı kaynakları yangına veya patlamaya neden olabilir. Depolarda ve pompa bölümlerinde oluşan statik elektrik de yangın ve patlamaya neden olabilir. Akaryakıt istasyonlarında çıkabilecek küçük bir yangın, istasyonda çok fazla yanıcı ve patlayıcı madde olması nedeniyle, büyük yangınlara ve patlamalara dönüşebilir. İstasyon çevresinde bulunabilecek kuru otların tutuşması sonucu çıkan küçük bir yangın bir felakete dönüşebilir.
Akaryakıt istasyonlarında yangın ve patlamaya neden olabilecek bir diğer güçlü enerji akışı yıldırım düşmesiyle gerçekleşebilir. İstasyona düşecek bir yıldırım, buradaki tutuşabilir ve patlayıcı maddeleri harekete geçirerek büyük yangın ve patlamalara neden olabilir.
Akaryakıtların ve istasyonda kullanılan diğer kimyasal malzemelerin bulundukları tanklarda meydana gelecek sızıntılar, çalışanlara zarar verebilecek tehlikeler yaratabilir. Sızıntı yapmış bir temizlik malzemesi tankının yakınında çalışanlar kayıp düşebilir. Sızıntı yapmış bir tanktaki malzeme çalışanın vücuduna temas edebilir ve deriyi tahriş edebilir. Sızıntı yapmış bir akaryakıt tankından kaynaklanan bir yangın veya patlama ortaya çıkabilir.
Akaryakıt istasyonlarına giren araçlar da oradaki çalışanlara ve müşterilere zarar verebilir. İstasyona giren ve çıkan araçlar, orada bulunan çalışanlara, birbirlerine veya pompa sistemine çarpabilir. Bu kazalar hafif yaralanmalar veya araçlarda tahribatla sonuçlanabileceği gibi, pompa sistemlerinin zarar görmesi durumunda ciddi yangın ve patlamalar da yaşanabilir.
III. AKARYAKIT İSTASYONLARINDA SAĞLIK VE GÜVENLİK ÖNLEMLERİ
Kapalı alanda yapılan çalışmalarda eğer ortam havasına zehirli kimyasal buharları salınımı oluyorsa, uygun havalandırma sistemleri ile ortam havası temizlenmelidir. Kapalı alanda motor çalıştırılarak çalışma yapılacaksa, aracın egzoz dumanını dışarıya taşıyan bir boru sistemi bulunmalı ve ortama karbonmonoksit çıkışı olmadığından emin olunmalıdır.
Akaryakıt istasyonlarındaki yangınlardan korunmak için yıldırım düşmesine karşı önlem olarak mutlaka paratoner bulundurulmalıdır. Olası bir gaz sızıntısı durumunu tespit edebilecek sızıntı algılayıcı sistemler kullanılarak, sızan gaza ısı kaynağına ulaşmadan önce müdahale edilebilir. İşyeri çevresinde kuru ot veya tutuşabilir malzeme bulundurulmamalıdır ve akaryakıt istasyonu yakınlarında açık ateş kullanılmamalıdır, sigara içilmemelidir.
Elektrik kaynaklı yangınların önlenebilmesi için elektrik panoları, yanıcı ve patlayıcı malzemelerin yakınlarında bulunmamalıdır. Tanklar, pompa sistemleri ve diğer ekipmanın statik elektrik birikmesine karşı yüzey topraklaması yapılmalıdır.
Akaryakıt istasyonları içindeki trafik akışının düzgünce sağlanabilmesi ve güvenlik kurallarının herkes tarafından bilinebilmesi için gerekli yerlere uyarı işaretleri konulmalıdır. İstasyon içindeki hız limiti, araçların takip etmeleri gereken yollar, istasyon içerisinde sigara içilmeyeceği gibi bilgilerin belirtildiği levhalar sayesinde müşteriler istasyon güvenliğini tehdit edecek davranışlarda bulunmayacaklardır.
Kişisel Koruyucu Donanım Kullanımı:
Akaryakıt istasyonlarında çalışanların derilerini kimyasal yanıklarından, yakıtlardan, solventlerden korumaları gerekir. Bu nedenle, akaryakıt istasyonu çalışanı hangi işi yaparken hangi kişisel koruyucuyu kullanması gerektiğini bilmelidir.
- Takılıp düşme tehlikesinin olduğu alanlarda kaymaz tabanlı ve parmak koruyuculu iş güvenliği ayakkabıları giyilmelidir. İşyerinde her zaman kaymaz ayakkabılar giyilmelidir.
- Kimyasalların buharlarına, toz ve dumana sunuk kalınacak bir iş yapıldığı durumlarda solunum yolu koruyucuları kullanılmalıdır.
- Kimyasal maddelerin el ile temasının gerçekleşebileceği işler yapılırken, çalışanlar yapılan işe ve kullanılan kimyasala uygun eldivenler kullanmalıdır.
DİPNOTLAR
* Asbestoz, Lif şeklindeki silikat minerallerinin neden olduğu bir tür pnömokonyozdur. Asbestoz, mesleki ya da çevresel olarak, asbestozun doğrudan kullanımı ya da dolaylı olarak asbestoza sunuk kalma ile gelişir. Tekstil ve izolasyon işçilerinde asbestozis, madencilere göre daha çok görülür.
* Kontakt dermatit, derinin bazı maddelerle teması sonucu oluşan bir reaksiyondur. Bu reaksiyonların % 80’ i tahrişe bağlı reaksiyonlar (örneğin: bulaşık yıkama sonucu oluşan el gibi), % 20’ si de allerjik reaksiyonlardır. Reaksiyon temastan hemen sonra oluşmaz. Temas sonrası 1-3 gün sonra oluşan belirtiler genellikle 1 hafta veya daha sonra kaybolur. Deri kırmızı, kaşıntılı, iltihaplı ve kabarcıklı bir hal alır. Reaksiyon genellikle temas yerinde en yoğundur; derinin diğer bölgelerinde de olabilir.
* Kanser, Latincede yengeç anlamına gelen “crab” sözcüğünden türetilmiştir. Yunanlı hekim Hipokrat, hastalığın başladığı bölgeden diğer organlara yayılmasını gözlemleyerek bu tanımlamayı yapmıştır. Kanser vücuttaki bir hücre grubunun farklılaşarak, aşırı ve kontrolsüz şekilde çoğalması sonucu meydana gelmektedir. Normalde hücrelerin büyümesi ve çoğalması bir düzen içerisinde olmaktadır. Buna paralel olarak doku ve organlar da görevlerini normal olarak yapabilmektedirler. Ancak bu hücreler anormal şekil ve hızda büyümeye ve çoğalmaya başlarlarsa, tümör adı verilen kitle oluşumuna yol açarlar. Bu anormal hücrelerin köken aldığı organa göre hastalık adlandırılır(akciğer kanseri, meme kanseri, prostat kanseri vs.). Kanserler, iyi huylu ve kötü huylu olarak adlandırılırlar. Kötü huylu olanlar yayılma eğilimi yüksek olanlardır. Kanser hücrelerinin bütün vücuda yayılmasına metastaz adı verilir.
* Pnömokonyoz, genellikle bazı özel iş koşullarında çalışan kişilerde inorganik toz yada zerrecikli maddenin akciğerlerde depolanması ve buna bağlı olarak gelişen doku reaksiyonu ile ilgili durumdur. Asbestos ve silikoz bu gruba giren hastalıklardandır.
* Yanık, ısı, ışın, elektrik veya kimyasal maddelere sunuk kalma sonucunda deri ve derialtı dokularda meydana gelen yaralanmadır.
1. derece yanıklar: Derinin sadece en üst tabakasının zedelendiği yanıklardır. Kızarıklık, gerginlik ve ağrı görülür. Örnek: güneş yanıkları.
2. derece yanıklar: Derinin üst ve değişen oranlarda alt kısmının etkilendiği yanıklardır. Kızarıklık, gerginlik, ağrı ve su toplanması (bül) ile karakterizedir.
3. derece yanıklar: Tüm deriyi kapsayan; derialtı dokularına, derin dokulara ve hatta kemiklere kadar ulaşan yanıklardır. Deri kuru kayış gibi olabilir veya renk değişikliği görülebilir (kömür gibi, beyaz veya kahverengi olabilir ). Şiddetli yanıklarda, yüzeysel sinir uçları ve kan damarları zedeleneceğinden yanık alanda his kaybı olabilir; buna karşın çevredeki daha az yanmış olan doku aşırı ağrılı olabilir.
* Zatürre olarak da bilinen pnömoni, akciğerlerin iltihaplanmasıdır. Zatürreenin ilk sıradaki nedeni, pnömokok (Streptococcus pneumoniae) adı verilen yuvarlak şekilli bakterilerdir. Virüslerin neden olduğu zatürree ise genellikle daha hafiftir ve evde tedavi edilebilir. Bakteriyel pnömoniler daha ağır seyirli olup genellikle soğukalgınlığı nedeniyle ortaya çıkarlar. Pnömoni akciğerin tek bir lobu ile sınırlı ise lober pnömoni, bronşlardan başlayarak akciğerin başka bölümlerine yayılmışsa bronkopnömoni olarak adlandırılır.